GÖÇMEN KAÇAKÇILIĞI SUÇU (TCK m. 79)
Göçmen kaçakçılığı Madde 79-
(1) Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan;
a) Bir yabancıyı ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkan sağlayan,
b) Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlayan, Kişi, beş yıldan sekiz yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 22/7/2010 - 6008/6 md.) Suç, teşebbüs aşamasında kalmış olsa dahi, tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.
(2) (Ek fikra: 22/7/2010 - 6008/6 md.) Suçun, mağdurların;
a) Hayatı bakımından bir tehlike oluşturması,
b) Onur kırıcı bir muameleye maruz bırakılarak işlenmesi, hâlinde, verilecek ceza yarısından üçte ikisine kadar artırılır.
(3) Bu suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(4) Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
AÇIKLAMA
Suçla korunan hukuki yararın "uluslararası toplum düzeni" olduğuna ilişkin Özel Daire kabul ve uygulaması devam etmektedir. Bu kabulün doğal bir sonucu olarak göçmenler suçun mağduru değil konusudurlar. Dolayısıyla göçmen sayısının birden fazla olduğu durumlarda TCK'nın 43. maddesinin tatbikine ilişkin yerel mahkeme kararları Özel Dairece bozmaya konu edilmektedir.
Derdest dosyalar bakımından suç tarihinin önemli olduğu gözetilmelidir. Zira 22.07.2010 tarih ve 6008 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 79. maddenin Özel Hükümler 418 birinci fıkrasından sonra gelmek üzere “Suç, teşebbüs aşamasında kalmış olsa dahi, tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur” hükmü fikraya eklenmiştir. Anılan yasanın yürürlük tarihinden önceki eylemlerde suça teşebbüsün mümkün olduğu ve tayin olunan temel cezada teşebbüs nedeniyle indirim yapılması gerektiği mutlaka gözetilmelidir.
Suça ilişkin olarak uygulamada sorun teşkil eden hususun ikinci fıkranın tatbikinden kaynaklı olduğu görülmektedir. Suçun göçmenlerin hayatı bakımından bir tehlike oluşturması, onur kırıcı bir muameleye maruz bırakılarak işlenmesi halinde verilecek cezada artırım yapılacaktır. Kuşkusuz “hayata ilişkin tehlike” ve “onur kırıcı muamele” her somut olayda kendi içerisinde değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Bu durumun belirlenmesinde özellikle suçta kullanılan aracın niteliği ile taşınan göçmen sayısı ve nakil mesafesi önemlidir.
Örneğin kapalı kasa bir kamyonet içerisinde, havasız bir ortamda çok sayıda göçmenin taşınması şeklinde gerçekleşen eylemde onur kırıcı muamelenin gerçekleştiği kabul edilebilir. Keza aynı mahiyetteki eylemlerin deniz ulaşım araçları ile işlenmesi halinde göçmenlerin hayatları açısından tehlike oluşup oluşmadığı da karar yerinde gerekçelendirilmelidir.
Suçun bir diğer nitelikli hali, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması halidir. Bu anlamda, "örgüt" suçundan açılan kamu davası varsa bu dosyanın akibetinin araştırılması zorunlu olup beraat ile sonuçlanması halinde tayin olunan temel cezada TCK'nın 79/3. maddesiyle artırım yapılamayacağı gözetilmelidir.
YARGITAY KARARLARI
Suçla korunan hukuki yarar “uluslararası toplum düzeni” dir. Suç ile korunan hukuki yarar uluslararası toplum düzeni olduğundan, sanık hakkında birden fazla göçmenin yurt dışına çıkışı hususunda anlaşma sağladığı gerekçesiyle zincirleme suç hükmü uygulanamaz.
Göçmen kaçakçılığı suçunda korunan hukuki yarar uluslararası toplum düzeni olup, menfaat karşılığı ülkeye sokulan, ülkede kalmasına veya yurt dışına çıkmasına imkan sağlanan kişilerin suçun yasal mağduru durumunda - bulunmayıp suçun konusunu oluşturdukları gözetilmeden, sanık hakkında birden fazla göçmenin yurt dışına çıkışı hususunda anlaşma sağladığı gerekçesiyle, TCK'nın 43/2. maddesi delaletiyle aynı Kanun maddesinin 1. fikrası uygulanarak fazla ceza tayini, 18. CD. 31.03.2015, 54/28
Göçmenler suçun konusu olup yasal mağdur olmadıklarından suçta zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.
Göçmen kaçakçılığı suçunun niteliği ve korunan hukuki yararı dikkate alındığında, göçmenlerin suçun yasal mağduru olmaması, suçun konusunu oluşturmaları nedeniyle TCK'nın 43. maddesinin uygulanmasının mümkün olmaması, 18. CD. 08.02.2017, 30976/1435 1.2.
6008 sayılı Kanunun 6. maddesi ile getirilen değişiklik gözetilmelidir. Suç tarihi itibarıyla, 6008 sayılı Kanunun 6. maddesi ile TCK'nın 79/1. maddesine eklenen cümle yürürlükte bulunmadığından sanık hakkında teşebbüs indirimi yapılması gerekir.
Suç tarihi itibariyle, 6008 sayılı Kanunun 6. maddesi ile TCK'nın 79/1. maddesine eklenen cümle yürürlükte bulunmadığından sanıkların, yasal olmayan yollardan ülkeye giriş yapan ve buradan Yunanistan'a gitmek isteyen göçmenleri kendi yönetimindeki araçlarla naklederken yakalanmaları şeklinde gerçekleşen olayda, suçun teşebbüs aşamasında kaldığı ve tayin olunan temel cezadan TCK'nın 35/2. maddesi uyarınca indirim yapılması gerektiği gözetilmeden, tamamlanmış suçtan hüküm kurulmak suretiyle fazla ceza tayini, 18. CD. 30.06.2015, 158/3726
Suçun 22.07.2010 tarihinden sonra işlenmiş olması karşısında, teşebbüs aşamasında kalan eylemde, tamamlanmış suç gibi cezaya hükmolunması gerekir.
6008 sayılı Kanun'un 6. maddesi ile TCK'nın 79/1. maddesinde getirilen değişikliğe göre, 22.07.2010 tarihinden sonra işlenen göçmen kaçakçılığı suçunun, teşebbüs aşamasında kalmış olması halinde dahi, tamamlanmış suç gibi cezaya hükmolunacağı gözetilmeden, suça teşebbüs hükümleri uygulanmak suretiyle eksik ceza tayin edilmesi, 18. CD. 02.04.2015, 58/77
Suç tarihinde yürürlükte olan 6008 sayılı Yasanın 6. maddesiyle değişik TCK'nın 79/2. maddesine göre, suç teşebbüs aşamasında kalsa dahi tamamlanmış gibi cezaya hükmedilmesi gerekirken sanığın cezasında teşebbüs nedeniyle indirime gidilmiş, temel cezanın belirlenmesinde, suçun işleniş biçimi, failin kasta dayalı kusurunun yoğunluğu, olayın meydana geliş şekliyle göçmen sayısı dikkate alınarak teşdiden uygulama yapılması gerekirken alt hadden ceza tayin edilmiş ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı, 18. CD. 12.04.2017, 3573/4167 1.3.
Eksik inceleme ve değerlendirme ile hüküm kurulması Göçmen kaçakçılığı suçu ancak “bir kişinin vatandaşlığını taşımadığı veya daimi ikametgâh sahibi olmadığı bir Taraf Devlete yasa dışı girişi” halinde oluşabilir. Türkiye'ye yasal olmayan yollarla giren mağdurun, yeniden vatandaşı olduğu ülkesine kaçak yollarla gönderilmesinin Pasaport Kanunu çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir.
TCK'nın 79. maddesinde göçmen kaçakçılığı suçu, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddî menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollarla bir yabancıyı ülkeye sokmak veya ülkede kalmasına imkan sağlamak ya da Türk vatandaşı veya yabancının ülke dışına çıkmasına imkan sağlama, biçiminde tanımlanmıştır.
Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'ne ek, Kara, Deniz ve Hava Yoluyla Göçmen Kaçakçılığına Karşı Protokolün, “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (a) bendinde ise; “göçmen kaçakçılığı", "doğrudan veya dolaylı olarak, mali veya diğer bir maddi çıkar elde etmek için, bir kişinin vatandaşlığını taşımadığı veya daimi ikametgâh sahibi olmadığı bir Taraf Devlete yasadışı girişinin temini" olarak belirtilmiştir. Anayasa'nın 23. maddesinin son fikrasında ise; vatandaşın sınır dışı edilemeyeceği ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamayacağı, şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Yukarıda sayılan tüm düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, göçmen kaçakçılığı suçunun ancak "bir kişinin vatandaşlığını taşımadığı veya daimi ikametgâh sahibi olmadığı bir Taraf Devlete yasadışı girişi" halinde oluşabileceği kabul edilmelidir. Bu açıklamalar doğrultusunda, atılı göçmen kaçakçılığı suçunun yasal unsurlarının somut olayda oluşmayacağı, zira; sanığın eyleminin, Türkiye'ye yasal olmayan yollarla giren mağduru, yeniden vatandaşı olduğu ülkesine kaçak yollarla gönderilmesi olduğu, sanığın eyleminin ise Pasaport Kanunu çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi, 18. CD. 22.03.2017, 44811/3202 (Aynı mahiyette bkz. 18. CD. 03.05.2017, 448/4976; 18. CD. 01.06.2017, 323/6995)
Sanığın aşamalarda suçlamayı kabul etmemesi karşısında, tanıklar ile yüzleştirme yapılması mümkün olmadığı takdirde fotoğraf teşhisi yaptırılmalıdır.
Sanığın aşamalarda suçlamayı kabul etmemesi karşısında, tanıklar Ö. B. ve B. Ö. ile sanığın yüzleştirilerek, mümkün olmadığı takdirde sanığın fotoğrafı tanıklara gösterilerek, eşya taşımak hususunda anlaştıkları şahsın M. E. olup olmadığının araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması, 18. CD. 30.03.2015, 36/13
Sanığın atılı suçlamayı reddetmesi ve göçmenlerin ele geçirilmemiş olması karşısında, “olay yakalama ve üst arama tutanağında” imzaları bulunan polis ve gümrük muhafaza memurlarının tanık olarak dinlenmesi gerekir.
Sanığın atılı suçlamayı reddetmesi ve göçmenlerin ele geçirilmemiş olması karşısında, 03.04.2008 tarihli “olay yakalama ve üst arama tutanağında” imzaları bulunan polis ve gümrük muhafaza memurlarının tanık olarak bilgi ve görgülerinin tespit edilmesi ile sanığın imzalı beyanı biçiminde dosya içinde bulunan "Beyanımdır" başlıklı tarihsiz belge hakkında ifadesinin alınması ve tüm delillerin toplanmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayini gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesi, 18. CD. 12.04.2017, 702/4158
Suçun niteliği süreklilik göstermesi nedeniyle mükerrer cezalandırılmanın önlenmesi amacıyla, ilgili dosyaların akıbetleri araştırılıp, gerekirse açılmış olan davaların birleştirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Sanıklar M. S., H. A., A. D. hakkında Kazan Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2006/1323 sayılı soruşturma dosyasında göçmen kaçakçılığı suçuyla ilgili evraklarının tefrik edilerek soruşturma defterinin sıralarına kaydedildiği anlaşılmakla suçun niteliği süreklilik göstermesi nedeniyle mükerrer cezalandırılmanın önlenmesi amacıyla, Kazan Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturma defterinin soruşturma dosyalarının ve ana dosya niteliğindeki Kazan Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2007/136 esas sayılı dosyasının akıbetleri araştırılıp, gerekirse açılmış olan davaların birleştirilmesi, sonuçlanmışsa bu dosya içine konularak delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sanıkların hukuki durumunun buna göre tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı biçimde hüküm kurulması, 18. CD. 10.05.2017, 1577/5622
Farklı tarihlerdeki göçmen kaçakçılığı suçunun ayrı bir suç oluşturacağı kabul edilmelidir.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının iddianame anlatımına göre, sanıklara atfedilen göçmen kaçakçılığı eylemlerinin farklı tarihlerde ve farklı mağdurlara yönelik olarak gerçekleştirildiğinin belirtilmiş olması karşısında, farklı tarihlerdeki göçmen kaçakçılığı suçunun ayrı bir suç oluşturacağı düşünülmeksizin ve hangi tarihteki eylemin suç olarak kabul edildiği açıklanmadan tek bir göçmen kaçakçılığı suçundan hüküm kurulması, 18. CD. 15.02.2017, 31219/1740
Suçun nitelikli halleri-Suçun mağdurun hayatı bakımından bir tehlike oluşturması veya onur kırıcı bir muameleye maruz bırakılarak işlenmesi
Suçta kullanılan aracın niteliği, göçmen sayısı ile göçmenlerin taşınması istenilen mesafe göz önünde bulundurulup sanıklar hakkında TCK'nın 79/2 madde ve fıkrasının değerlendirilmesi gerekir.
Suçta kullanılan aracın niteliği, göçmen sayısı ile göçmenlerin taşınması istenilen mesafe göz önünde bulundurulup, sanıkların eylemlerinin göçmenlerin hayatı bakımından bir tehlike oluşturup oluşturmadığı, onur kırıcı bir muameleye maruz bırakılarak işlenip işlenmediği değerlendirilerek, sanıklar hakkında TCK'nın 79/2. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun karar yerinde tartışılması gerektiğinin düşünülmemesi, 18. CD. 02.04.2015, 127/93
Hayat bakımından tehlikeye ilişkin olarak, suçta kullanılan teknenin niteliği, taşınan göçmen sayısı, göçmenlerin taşınma biçimleri, gidilme istenen mesafe, hava şartları botta can yeleği ve işaret fişeği gibi kurtarmaya yönelik ekipmanların olup olmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Suç tarihinde yürürlükte olan 6008 sayılı Yasanın 6. maddesiyle değişik TCK'nın 79/2. maddesine göre, suç teşebbüs aşamasında kalsa dahi tamamlanmış gibi cezaya hükmedilmesi gerekirken sanığın cezasında teşebbüs nedeniyle indirime gidilmiş, suçta kullanılan teknenin niteliği, taşınan göçmen sayısı, göçmenlerin taşınma biçimleri, gidilmek istenen mesafe hava şartları ile botta can yeleği ve işaret fişeği gibi kurtarmaya yönelik ekipmanların olup olmadığı gibi hususlar dikkate alınarak, sanığın eyleminin göçmenlerin hayatı bakımından bir tehlike oluşturup oluşturmadığı yönünde mahkeme tarafından TCK'nın 79/2. maddesi gereği bir değerlendirme yapılmamış ise de, aleyhe - temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı, 8. CD. 15.03.2017, 25496/2901
Koltuğu bulunmayan kapalı kasa kamyonete kişinin sığdırılmış olması, göçmenlerin 3-4 saat havasız kalan araçta dolaştırılmış olmaları ve aracın kasasını yumruklamalarına rağmen sanığın kapıyı açmaması karşısında atılı suçun onur kırıcı bir muameleye maruz bırakılarak işlendiğinin kabulü gerekir.
Kararın gerekçesinde belirtildiği üzere, sanık tarafından, koltuğu bulunmayan kapalı kasa kamyonete 63 kişinin sığdırılmış olması, göçmenlerin 3-4 saat havasız kalan araçta dolaştırılmış olmaları ve göçmen mağdurların aracın kasasını yumruklamalarına rağmen sanığın kapıyı açmaması ve böylece sanığın üzerine suçun onur kırıcı bir muameleye maruz bırakılarak işlendiğinin anlaşılması karşısında, sanığın cezasının TCK'nın 79/2-b maddesi gereğince artırılması gerektiği gözetilmemiş ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı, 18. CD. 02.03.2016, 34529/3967
Keşif veya tespit yapılamaması karşısında kaçak göçmenin hayatını tehlikeye maruz kılacak şekilde terk edildiğine ilişkin yeterli delillerin neler olduğu açıklanmalıdır.
Suça sürüklenen çocuğun, Yunanistan tarafına geçirdiği S. F.'nin terk edildiği yere dair keşif veya tespit yapılamaması nedeniyle kaçak göçmenin hayatını tehlikeye maruz kılacak şekilde terk ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve cezalandırmaya yeterli delillerin nelerden ibaret olduğu açıklanmadan TCK'nın 79/2-a maddesinin uygulanması, 18. CD. 30.11.2016, 33478/18418
Yunanistan adli makamlarınca tanzim edilen 01/08/2010 tarihli tekne denetimi tutanağına göre suçun onur kırıcı muameleye maruz bırakılarak işlendiği kabul edilmelidir.
Dosya kapsamında bulunan Yunanistan adli makamlarınca tanzim edilen 01/08/2010 tarihli tekne denetimi tutanağında suçta kullanılan teknenin uluslararası mevzuatlara göre bulunması gereken donanımlardan yoksun olduğunun, kapasitesinden fazla insan taşıdığının, teknenin gerçekleştirmiş olduğu seferi imalat özellikleri nedeni yapmaya elverişli olmadığının belirtilmesi karşısında, sanığın üzerine atılı suçun onur kırıcı bir muameleye maruz bırakılarak işlendiğinin anlaşılması karşısında, sanığın cezasının TCK'nın 79/2-b maddesi gereğince artırılması gerektiğinin gözetilmemesi, 18. CD. 15.032017, 493/2933
Suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme suçlarından mahkumiyetlerine karar verilen sanıkların iki kişi olduğu dikkate alındığında, örgütün var olduğunun kabul edilebilmesi için tefrik konusu dava dosyasının akibeti araştırılıp sonucuna göre karar verilmelidir.
TCK'nın 220. maddesi anlamında bir örgütün varlığından söz edebilmek için; en az üç kişinin, suç işlemek amacıyla hiyerarşik bir ilişki ve süreklilik içerisinde, elverişli araç ve gereçlerle amaç suçları işlemek üzere bir araya gelmelerinin gerekliliği nazara alındığında, Ayvalık Cumhuriyet Başsavcılığının 23.06.2010 tarihli iddianamesi ile sanıkların da aralarında bulunduğu 29 sanık hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme, üye olma ve göçmen kaçakçılığı suçlarından açılan kamu davasının Ayvalık 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/229 esas sayılı dosyası üzerinden devam eden yargılamasında hakkında tefrik kararı verilerek aynı mahkemenin önce 2011/170, 8. Ceza Dairesi'nin 13.06.2012 tarih 2012/5525-20198 sayılı bozmasından sonra da temyize konu 2012/229 esas sayılı dosyası üzerinden suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme suçlarından mahkumiyetlerine karar verilen sanıkların iki kişi olduğu dikkate alındığında, sanıkların organik bağla bağlı oldukları iddia ve kabul edilen örgütün var olduğunun kabul edilebilmesi için, sanıklarla birlikte en az üç kişinin, fikir ve eylem birliği ile hiyerarşik bir ilişki ve süreklilik içerisinde, elverişli araç ve gereçlerle amaç suçları işlemek üzere bir araya geldiklerinin belirlenebilmesi - yasal zorunluluk olup, dosya kapsamı karşısında bu zorunluluğun yerine getirilmesi bakımından Ayvalık Cumhuriyet Başsavcılığının 23.06.2010 tarihli iddianamesi ile haklarında suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme, üye olma ve göçmen kaçakçılığı suçlarından kamu davası açılan diğer sanıklara ilişkin davaların sonuçlanıp sonuçlanmadığı araştırılıp, kesinleşmiş ise dosya örneklerinin bu dosya içerisine konulması, kesinleşmemiş ise bu dava dosyası ile birleştirilip tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırmayla yazılı biçimde suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme ve anılan örgütün faaliyeti çerçevesinde göçmen kaçakçılığı yapma suçlarından mahkumiyet hükmü kurulması, 18. CD. 16.04.2015, 56/257
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan sanıklar hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerinin, suçun sabit olmadığı gerekçesiyle bozulmuş olması karşısında, sanıklar hakkında TCK'nın 79/3. maddesi uyarınca artırım yapılması mümkün değildir.
TCK'nın 220. maddesinde tanımlanan "örgütün" varlığının kabul edilebilmesi için hiyerarşik ilişki içinde olan en az üç kişiden teşekkül etmesi, örgütün yapısının sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaçlanan belirsiz sayıda suçları işlemeye elverişli bulunması, suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme ile işbirliği, eylemli paylaşım anlayışı içinde hareket etmesi ve bu amaçlar doğrultusunda faaliyette bulunup, "devamlılık" göstermesi gerekir.
Örgüt niteliği itibarıyla devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek amacı için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil iştirak iradesinden söz edilebilecektir. Ancak, amaçlanan suçları işlemede kolaylık sağladığı için işlenmesi amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan örgütün varlığı için, amaç suçları işleme zorunluluğu olmadığı da dikkate alındığında, devamlılığın belirlenmesi noktasında yalnız amaç suçların sürekli bir şekilde işlenmesi değil, öncelikli olarak, amaç suçları sürekli biçimde işleme kararlılığının mevcut olup olmadığının araştırılması zorunludur.
Somut olayda ise; örgüt lideri olarak kabul edilen sanık I. H.'nın suç tarihinde sanık Ü.'ın nişanlısı, sanık E. U.'nun da sanık Ü. H.'nın kardeşinin eşi olmaları, aralarındaki akrabalık ilişkisiyle tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde somut olayda, örgüt oluşturmak için sanık sayısı yeterli ise de, sanıkların aralarında gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişki ile işbölümü ve suç işleme iradesinde devamlılığın saptanamadığı anlaşılmakla, "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden, yüklenen suçtan sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilmesi,
... .bozma nedenine göre; suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan sanıklar hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerinin, suçun sabit olmadığı gerekçesiyle bozulmuş olması karşısında, yüklenen suçun örgüt faaliyeti kapsamında işlenmediği sonucuna varıldığından, sanıklar hakkında göçmen kaçakçılığı suçundan tayin olunan temel cezada, suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi nedeniyle hüküm tarihi itibariyle TCK'nın 79/3. maddesi uyarınca artırım yapılmasının mümkün olmaması, 18. CD. 15.02.2017, 31219/1740
Av. Muhammet Nur Dalokay
Telif Hakkı © 2024 Av. Muhammet Nur Dalokay - Tüm Hakları Saklıdır.