KASTEN ÖLDÜRME SUÇU (TCK m. 81 – m. 82)
Madde 81-
(1) Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
Nitelikli Haller
Madde 82-
(1) Kasten öldürme suçunun;
a) Tasarlayarak,
b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,
c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle,
d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı,
e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Gebe olduğu bilinen kadına karşı,
g) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla.
i) (Ek:29/6/2005 - 5377/9 md.)Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle,
j) Kan gütme saikiyle,
k) Töre saikiyle, İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
AÇIKLAMA
Kasten öldürme suçunun basit şekli 5237 sayılı TCK'nın 81/1. maddesinde düzenlenmişken, suçun nitelikli halleri ise aynı Kanunun 82. maddesinde belirlenmiştir. Suçun basit şeklinde 765 sayılı TCK'dan farklı olarak müebbet hapis cezası, nitelikli hallerine ilişkin olarak ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının belirlendiği görülmektedir.
Suça ilişkin olarak gözden kaçırılmaması gereken ilk husus, 6284 sayılı Kanunun 2/1-d ve 20/2 maddeleri kapsamında kalan eylemler bakımından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın davadan haberdar edilmesi zorunluluğudur.
Anılan Kanunun 2/1-d maddesinde; Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı şiddet olarak tanımlanmış, 20/2. madde ve fikrasında ise, “Bakanlık, gerekli görmesi hâlinde kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi dolayısıyla açılan idari, . cezaî, hukukî her tür davaya ve çekişmesiz yargıya katılabilir. ” hükmüne yer verilmiştir. Dolayısıyla kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik uygulanan şiddet veya şiddet dolayısıyla açılan davalardan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın haberdar edilmesi yasal bir zorunluluktur.
Özel Dairece bu hususun sıklıkla tevdii kararına konu edildiği ve tevdi kararı sonrası temyizin varlığı halinde ise sair yönler incelenmeksizin hükmün bozulduğu bilinmelidir. Suça ilişkin dosyaların çok önemli bir kısmının tutuklu iş olması nazara alındığında bu eksikliğe mahal verilmemesi hak kayıplarının yaşanmaması bakımından son derece önemlidir.
Özel Daire uygulamasında ilk öne çıkan bozma sebebinin eylemin nitelendirilmesine ilişkin olduğu görülmektedir.
"Kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan kurulan hükümlerin "kasten yaralama" yahut "kasten yaralama" suçundan kurulan hükümlerin ise "kasten öldürmeye teşebbüs" olarak kabul edildiği bozma sebeplerinde, esasta her olaya ilişkin somut kriterler Özel Dairece ortaya konulmuştur. Somut her olayda kastın belirlenmesi önemli fakat bir o kadar da zordur.
Kastın belirlenebilmesi bakımından; taraflar arasında husumetin varlığı veya yokluğu, hareketli kavga ortamında hayati bölgelerin hedef alındığını gösterir deliller, ciddi bir engel olmadığı halde darbelere devam edilmesi yahut edilmemesi, darbe sayısı ve yaraların niteliği, atış sayısı ve mesafesi, suçta kullanılan aletin özelliği, suç aletinin kullanılış biçimi, darbenin şiddeti, hedef alınan vücut bölgesi, yara yeri ve yaranın niteliği, sanığın eylem öncesindeki - ve eylemi gerçekleştirirken sözleri ve davranışları, eylemin nasıl son bulduğu hususları her olaya ilişkin kendi koşullarında dikkatlice değerlendirlmesi gereken somut kriterlerdir.
Suçun nitelikli halleri TCK'nın 82. maddesinde düzenlenmiş olup, anılan maddenin birinci fikrasının (a) bendinde “eylemin tasarlayarak işlenmesi” hali ilk nitelikli hal olarak belirlenmiştir.
Madde metninde ve gerekçede "tasarlama" tanımına yer verilmediği görülmektedir. Tasarlamanın kabulü için, koşula bağlı olmaksızın önceden öldürme kararı verilmesi, tasarlamayı gerektirir makul bir sürenin geçmesi ve bu süre içinde verilen kararda sebat ve ısrar gerekir.
Konuya ilişkin tüm Özel Daire kararlarında bu hususların vurgulandığı belirtilmelidir. Tasarlama halinde sanık, eylem anında karar vererek ani kastla eylemi gerçekleştirmemekte, suç işleme kararı ile eylemin icrası arasında bir süre geçmektedir. Bu anlamda tasarlama için öngörülen makul sürenin geçip geçmediğinin hükümde tartışılması gerekir. Keza öldürme kararının ne zaman alındığı ve belli bir hazırlıkla eylemlerin nasıl gerçekleştirildiği mevcut deliller değerlendirilerek saptanıp sonucuna göre karar verilmelidir.
Yine kararlar da, "ruhsal dinginlik" ve "ruhi sükünet" kavramları yer almaktadır. Tasarlamaya esas makul süre geçmiş ve fail ulaştığı ruhsal dinginlik veya ruhi sükünete rağmen vazgeçmeyip sebat ve ısrarla, eylem kararlılığından dönmeyerek fiili gerçekleştirdiğinde eylemin tasarlayarak işlendiğinin kabulü gerekecektir.
TCK'nın 82/1-b bendinde ise, eylemin “canavarca hisle” veya “eziyet çektirerek” işlenmesi hali bir nitelikli hal olarak kabul edilmiştir.
Kasten öldürme suçunun TCK'nın 82/1-b maddesinde düzenlenen nitelikli halinde iki kavrama yer verilmiştir. Eziyet çektirerek öldürme, suçun işleniş şekline ilişkin bir durumdur. Canavarca hisle öldürme ise failin subjektif durumuyla ilgilidir. "Eziyet çektirerek öldürme" ve "canavarca hisle öldürme" Özel Daire içtihatlarına göre farklı kıstaslara tabi tutulmaktadır "Canavarca his" kavramının tanımına Kanunda yer verilmemiştir. Tanımlamanın yapılmaması doğru bir yaklaşım olarak kabul edilebilir. Zira her olay kendi koşulları içinde değerlendirilmelidir. Madde gerekçesinde ise, kişinin acıma hissi olmaksızın bir başkasını öldürmesi hâlinde canavarca hisle öldürmenin söz konusu olacağı ve suçun arz ettiği özelliğin "öldürmenin vahşi bir yöntemle gerçekleştirilmesi” olduğu belirtilmiştir. Kişinin yakılarak, uyurken kulağının içine kızgın yağ dökülerek ya da vücudu parçalanarak öldürülmesi canavarca hisle öldürmeye örnek olarak gösterilmiştir. Ancak Özel Daire içtihatlarına göre, eylemin vahşi bir - yöntemle gerçekleştirilmesinden ziyade, vahşi yöntemin sanığın içinden gelen canavarca hisse bağlı olarak yerine getirilmesi önem arz etmektedir.
Somut olaylara esas olmak üzere, sırf öldürmüş olmak için öldürmek, ölenin acı çekmesinden zevk duymak için öldürmek, silahı denemek maksadıyla öldürmek, canavarca his kapsamında değerlendirilmelidir. Bu nitelikli hale ilişkin ikinci seçimlik hareket olan eziyet çektirerek öldürme ise, madde gerekçesinde kişinin hemen değil belli bir süreç içerisinde acı çektirilerek öldürülmesi olarak ifade edilmektedir. Kişinin gözleri çıkarılarak, kulağı ve sair organları kesilerek öldürülmesi de bu seçimlik harekete ilişkin örnekler olarak belirtilmiştir.
Özel Daire kararlarında "ölüme takaddüm eden vahşice hareketler” olarak tanımlanan eylemler sonucu ölüm gerçekleşmiş ise eziyet çektirerek öldürme söz konusu olacaktır. Özel Dairenin yerleşik içtihatlara konu ettiği görülen bir diğer eylem türü ise, maktulün üzerine benzin dökerek veya başka suretle ateşe vererek öldürme şeklinde gerçekleştirilen eylemlerin, kural olarak eziyet çektirerek öldürme suçunu oluşturacağı yönündedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, eğer fail içinden gelen canavarca bir his doğrultusunda sırf öldürmek veya ölenin acı çekmesinden duyacağı zevki dikkate alarak maktulün üzerine benzin dökerek öldürürse, canavarca hisle öldürme suçundan sorumlu tutulmalıdır.
Eylemin canavarca hisle gerçekleştirilmesi ile işleniş şeklinin canavarca olmasının farklı şeyler olduğu gözden kaçırılmamalıdır.
TCK’nın 82/1-c bendinde, eylemin yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojk veya kimyasal silah kullanmak suretiyle işlenmesi suretiyle gerçekleştirilmesi hali düzenlenmiştir.
Esasta eylem genel tehlike yaratma suçudur. Madde gerekçesinde de vurgulandığı üzere bu durumda fikri içtima hükümleri uygulanmak suretiyle fail daha ağır cezayı gerektiren kasten öldürme suçunun nitelikli halinden cezalandırılacaktır.
Bayıltılan maktulün araç bagajına konulup aracın ateşe verilmesi suretiyle öldürülmesi, maktulün veya maktullerin içerisinde olduğunu bildiği evi ateşe vermek suretiyle gerçekleştirilen eylemlerin bu mahiyette olduğu değerlendirilmelidir.
Bu bahiste ifade edilmelidir ki, suda boğarak öldürme şeklinde gerçekleşen eylem ise bu fikra kapsamında değil tasarlamanın olmadığı bir durumda kasten öldürme suçu olarak kabul edilmelidir. Ancak örneğin maktulü içinde bulunduğu sandalın veya geminin ölüm sonucuna ulaşmak için kasten batırılması neticesinde maktul boğularak ölmüş ise şüphesiz bu fikra uygulanmalıdır.
TCK'nın 82/1-d bendinde, eylemin üstsoy veya altsoylardan birine ya eş veya kardeşe karşı işlenmesi, suçun nitelikli hali olarak yaptırıma bağlanmıştır.
Somut olaylarda yorumu gerektirmeyen bir hal olduğu ifade edilmelidir. Ancak beyanlara göre değil nüfus kaydı ile durumun tespiti gerekir. Nüfus kaydı ile beyanlar arasında çelişkiler mevcut ise bu çelişkilerin yöntemince giderilerek akrabalık bağının tereddütsüz olarak tespit edilmesi zorunludur. Belirtmek gerekir ki, resmi nikah yok ise suç nitelikli kasten öldürme değil kasten öldürme suçunu oluşturacaktır. Kardeş, ana baba bir kardeşlerin yanı sıra sadece anadan veya sadece babadan olan kişileri de ifade eder.
TCK’nın 82/1-e bendinde ise, eylemin çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesine yer verilmiştir.
Maddenin gerekçesinde, çocuk olması veya ileri yaşı, hastalığı, malullüğü - veya ruhi veya fizik güçsüzlüğü nedeniyle kendini korumaktan aciz bir kimseye karşı fiilin işlenmesi, gerek faildeki ahlaki kötülüğün mefruz çokluğu gerek fiilin icrasındaki kolaylık dolayısıyla eylemin nitelikli hal sayıldığı ifade edilmiştir.
Maktulün suç tarihinde 18 yaşından küçük olması suçun nitelikli hali için yeterlidir. Ancak kayden bu husus saptanmalıdır. Uyuyan kişinin öldürülmesinin de madde kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
CGK ve Özel Daire içtihatları da bu yöndedir. Bu kapsamda, kendisini savunamayacak bir durumda olmasından dolayı uyuyan bir insanın öldürülmesinin, uyumayan bir insana göre daha kolay olması nedeniyle uyku halinin de beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda olma hali kapsamında kabul edilmesinin kanun koyucunun amacına uygun olacağı belirtilmektedir.
Her olay kendi özelliği içinde değerlendirilecek olmakla birlikte, felçli olmak, akıl hastalığı, alkol ya da uyuşturucu etkisi, aşırı yaşlılık şeklindeki durumların da anılan maddenin tatbik koşulları gözetilmelidir. Bu hallerin varlığı doktor raporu ile tespit edilmelidir.
TCK'nın 82/1-f bendinde ise, eylemin gebe olduğu bilinen kadına karşı işlenmesi bir nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.
Madde gerekçesinde ifade edildiği gibi suçun gebe kadına karşı işlenmesi halinde iki hayata son verilmektedir. Ancak failin söz konusu nitelikli unsur dolayısıyla sorumlu tutulabilmesi mağdurun gebe olduğunu bilmesine bağlıdır. Yani failin doğrudan kastla hareket etmesi gerekir.
TCK'nın 82/1-g maddesinde de, eylemin kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi bu suçun nitelikli hali olarak düzenlenmiştir.
Suçun salt kamu görevlisine karşı işlenmesi yeterli değildir, maktulün görevinin gereklerine uygun davranılması dolayısıyla öldürülmesi gerekir. Bu anlamda örneğin kamu görevlisinin hakaret veya fiili saldırısı nedeniyle eylemin gerçekleştirilmesinde nitelikli halin oluşmayacağı gözetilmelidir.
Kamu görevlisi sıfatının sona ermesi suçun oluşumuna engel değildir. Bu sıfat sona erse bile, kişinin kamu görevinin gereklerine uygun davranması nedeniyle öldürülmesi halinde atılı suç yine oluşacaktır.
Tanıkların da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği gözetilmelidir. Bu anlamda eylem aleyhe tanıklıktan ötürü gerçekleştirilmiş ise nitelikli halin oluştuğu kabul edilmelidir.
TCK'nın 82/1-h bendinde, eylemin bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla işlenmesine ilişkin eylem müeyyide altına alınmıştır.
Burada kasten öldürme "araç suç”, işlenmesi kastedilen diğer suç ise “amaç suç" tur. Fail, işlediği diğer suçu gizlemek, işlenmesini kolaylaştırmak, yakalanmamak veya diğer suçun delillerini ortadan kaldırmak için birini öldürürse, amaç suçun bağımsızlığını koruduğu gözetilmelidir. Dolayısıyla fail, her bir suçtan ayrı ayrı cezalandırılmalıdır. Maddenin tatbiki için amaç suçun tamamlanması gerekmez.
Failin öldürme eylemini, “amaç" suçu gizlemek, suçun işlenmesini kolaylaştırmak, delillerini ortadan kaldırmak veya yakalanmamak için gerçekleştirmesi yeterlidir. Cinsel saldırı suçunu gizlemek amacıyla, nitelikli yağma suçunun işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla, tanıklık yapmasını önlemek suç delillerini ortadan kaldırmak amacıyla gerçekleştirilen adam öldürme eylemlerinde nitelikli bu halin mevcut olduğu söylenebilir.
TCK'nın 82/1-i bendinde, eylemin bir suçu işleyememekten dolayı duyulan infialle işlenmesi hali cezalandırılmaktadır.
Bu bent, 08.07.2005 tarihinde yürürlüğe girdiği için öncelikle uyarlama yargılamalarında bu durumun gözden kaçırılmaması gerekir. Düzenlemeye konu suç nitelik olarak TCK'nın 82/1-h bendine benzemektedir. "Araç suç 'amaç suç" ayrımına benzer bir durum bu halde de söz konusu olmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus " amaç suçu” işleyemediğini düşünen sanık, bundan dolayı infiale kapılarak öldürme suçunu gerçekleştirmektedir.
Sanığın işlemeyi kastettiği yağma suçunu tamamlayamamasından duyduğu infialle gerçekleştirdiği olayda; hırsızlık suçunu işleyememekten duyduğu infial ile yakalanmamak ve suçunu gizlemek amacıyla mağdurlara ve maktüle ateş ederek öldürdüğü olayda; istediği paranın tamamını alamamaktan duyduğu infialle ve işlediği yağma suçunu gizleme, delillerini ortadan kaldırma amacıyla eylemini gerçekleştirdiği olayda; zorla kaçırmak istediği mağduru kurtarma girişiminde bulunan maktülleri suçu işlemeyi kolaylaştırmak ve bu suçu işleyememekten duyduğu infial nedeniyle öldürdüğü olayda; kendi arkadaşları ile beraber yürüdüğü sırada sokakta karşılaştığı mağdurun arka cebinde bulunan cep telefonunu çalma girişiminde bulunması sırasında kendisine engel olan mağdura bıçakla bir kez vurmak sureti ile gerçekleştirdiği olayda, eylemlerin bir suçu işleyememekten duyulan infialle işlendiği kabul edilmelidir.
TCK'nın 82/1-j bendinde de eylemin “kan gütme saikiyle” işlenmesi hali düzenlenmiştir.
Yerleşik içtihatlarda kabul edildiği üzere kan gütme; failin, daha önce öldürülen bir kimsenin intikamını almak için ilk olayın doğurduğu elem ve infial geçtikten sonra, suçlunun mensubu bulunduğu gruptan birisini veya suçluyu öldürmesi halinde oluşur.
Kasten öldürme suçunun kan gütme saiki ile işlendiğinin kabulü için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekir.
a- Olaya neden olan önceki olay, ölümle sonuçlanmış olmalıdır.
b- Fail, önceki suçun failini veya onun mensubu bulunduğu grup ya da aileden birisini, öç alma duygusuyla ve bir görev bilinciyle öldürmelidir.
c- İlk öldürülen ile ikinci suçun faili arasında kan hısımlığı şart olmayıp, suçun münhasıran kan gütme saiki ile işlenmesi yeterlidir.
d - İlk öldürme olayı ile ikinci olay arasında çok kısa olmayan bir süre geçmeli, bu süre içinde fail, ilk öldürme olayından duyduğu her türlü acı, kızgınlık ve öfkeden arınarak geleneklerin etkisiyle bir görevi yerine getirme istek ve bilinciyle hareket etmelidir. (Bkz. CGK, 17.12.2013, 1-530/1)
Madde gerekçesinde haksız tahrik koşullarının bulunduğu hallerde bu bendin uygulanmayacağı açıkça belirtilmiştir. Öldürenin öldürülmesi hallerinde haksız tahrik koşularının varlığı tartışıldığından kan gütme saikinin geçerli olmayacağı gözetilmelidir.
Keza, kan gütme saikiyle adam öldürme suçu münhasıran öç alma saikiyle işlenmelidir. Araya giren başka bir nedenin kan gütme saikini bertaraf edeceği bilinmelidir.
TCK'nın 82/1-k bendinde ise eylemin töre saikiyle işlenmesi düzenlenmiştir.
Madde gerekçesinde töre tanımına yer verilmediği, ancak hükmün uygulanabilmesi için somut olayda haksız tahrik koşullarının bulunmaması gerektiğinin belirtildiği görülmektedir.
Töre belli koşullarda namusu da içine alan bir üst kavram ise de, öncelikle namus ve töre cinayetlerinin aynı kapsamda olmadığı belirtilmelidir. Ait olunan toplulukta geçerli olan ve herkes tarafindan kabul edilen töre gereğince namus cinayeti işlenmesi olanaklı olup, bu halde kasten öldürme fiilinin töre saikiyle işlendiği kabul edilebilir. Bununla birlikte toplumda “namus cinayeti” olarak adlandırılan her kasten öldürme eyleminin töre saikiyle işlenmediği ve bu tür eylemlerin kişilerin kendi namus anlayışının bir sonucu olarak ve töre ile yakından uzaktan ilgisi olmayacak şekilde gerçekleştirildiği de gözden uzak tutulmamalıdır. (CGK., 03.07.2012, 1-76/258)
Yerleşik içtihatlara konu edildiği üzere, töre saiki ile eylemin gerçekleştirildiğinin kabulü için; öncelikle mağdurun toplumda genel olarak benimsenmiş olan bir davranış veya yaşam biçimine aykırı davranmış olması. ikinci olarak bu aykırı davranışın "ölümle" cezalandırılması gerektiğinin o toplumda yaşayanlar tarafindan beklenen bir tepki olduğunun kabul edilebilmesi, üçüncü olarak ise öldürme fiilinin fail tarafından toplumun öldürme beklentisinin yönlendirmesiyle sırf aykırı davranışın cezalandırılması görevi üstlenilerek işlenmesi gerekir.
Kasten öldürme suçunda meşru savunma ve zorunluluk hali, haksız tahrik, teşebbüs ve gönüllü vazgeçme hükümlerinin tatbikinden kaynaklanan değerlendirme eksiklikleri ve buna ilişkin bozma sebepleri ise özet başlıklar halinde aşağıda sunulmuştur.
Genel hükümlere ilişkin yukarıdaki anlatım ve örnekler ile birlikte değerlendirilmesi faydalı olacaktır.
Kasten yaralama sonucu ölüme neden olma (TCK m. 87/4)
TCK'nın 87. maddesinin dördüncü fikrasında, aynı Kanunun 86. maddesinin birinci ve üçüncü fikralarına yollama yapıldığı ancak ikinci fikranın kapsam dışı bırakıldığı görülmektedir. Bu nedenle ölüme neden olan yaralamanın niteliğinin saptanması son derece önemlidir.
Zira, ölüme neden olan yaralanmanın TCK'nın 86/2. maddesi kapsamında kaldığının ve illiyet bağının belirlenmesi halinde, TCK'nın 23. maddesi hükmü gözetilerek, meydana gelen netice yönünden kişinin kastı bulunmadığından taksirli sorumluluk söz konusu olacaktır.
Örneğin bu mahiyetteki bir eylem ölende mevcut bir hastalığı etkin hale getirirse eylem taksirli ölüme sebebiyet, failin ölendeki bu hastalığı bilmesi durumunda ise diğer koşullarında varlığına göre biliçli taksirle ölüme sebebiyet suçu değerlendirilebilecektir.
Şu halde TCK'nın 87/4. maddesinin tatbik koşulları;
1 - Fail yaralama kastı ile hareket etmelidir.
2 - Meydana gelen yaralanma TCK.nun 86/1 veya 86/3 maddeleri kapsamında olmalıdır. 3 – Eylem ile sonuç arasında illiyet bağı bulunmalıdır.
4 – Ölüm yaralamanın doğrudan sonucu olmalıdır.
YARGITAY KARARLARI
6284 sayılı Kanunun 2/1-d ve 20/2. maddeleri uyarınca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın davadan haberdar edilmesi gerekir.
Sanık Z. hakkında maktul D.'a yönelik kasten öldürmeye teşebbüs suçundan açılan kamu davasında, 6284 sayılı Kanunun 2/1-d ve 20/2. maddeleri uyarınca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bu suçun zarar göreni olduğu, bu sıfatının gereği olarak CMK'nun 233. ve 234. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve diğer haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya katılma ve CMK'nun mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması, 1. CD. 08.05.2017, 3183/1525
Suçun Nitelendirilmesi
Eylemin "kasten öldürmeye teşebbüs" değil "yaralama" suçunu oluşturacağı haller;
Husumet bulunmaması, hareketli kavga ortamında hayati bölgelerin hedef alındığını gösterir kesin ve yeterli kanıt elde edilememesi, ciddi engel olmadığı halde darbelere devam edilmemesi, darbe sayısı ve yaraların niteliği birlikte değerlendirildiğinde eylem kasten yaralama suçunu oluşturur.
Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; olay tarihinde çıkan kavga sırasında suça sürüklenen çocuğun bıçak ile mağdurun batın bölgesine bir kez vurarak karaciğerde, pankreasta ve duedonumda kesiye ve yaşamı tehlikeye sokan duruma neden olacak şekilde yaraladığı anlaşılan olayda; suça sürüklenen çocuk ile mağdur arasında öldürmeyi gerektiren husumet bulunmaması,. hareketli kavga ortamında hayati bölgelerin hedef alındığını gösterir kesin ve yeterli kanıt elde edilememesi, ciddi engel olmadığı halde darbelerine devam etmemesi, darbe sayısı ve yaraların niteliği birlikte değerlendirildiğinde, suça sürüklenen çocuğun kasten yaralama suçundan temel cezanın üst sınıra yakın şekilde belirlenmesi suretiyle cezalandırılması yerine, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde kasten öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması, 1. CD. 06.05.2015, 4346/2948
Eylemin “yaralama" değil "kasten öldürmeye teşebbüs" suçunu oluşturacağı haller
Sanığın ilk soruşturma aşamasındaki beyanında amacının, öldürmek olduğunu söylemesi ve gerekse engel hal göz önüne alındığında eylemi öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturur.
Oluş ve dosya kapsamına göre; Sanık F. ile katılan B.'ın karı koca olup aralarında boşanma davası bulunduğu müşterek çocukları olan S.'nın velayetinin geçici olarak anneye verildiği, baba ile de şahsi hal tesis edildiği, olay tarihinde sanığın kızı mağdure ile görüşmek için Sivas'a gittiği, çocuğu teslim aldıktan sonra annesine vermeyerek Ankara’ya götürmek üzere otobüse bindiği, katılan annenin polise haber vermesi üzerine, polislerce otobüsün Keskin'de durdurulduğu, sanığın işlemlerin tamamlanmasını beklerken kızının tuvaleti geldiği bahanesiyle tuvalete götürdüğü, daha sonra üzerini kirlettiği gerekçesiyle nezaretçi polise hissettirmeden çay ocağından bıçak alarak tekrar kızının yanına tuvalete döndüğü, mağdureyi bıçakla sol koltuk altı, sol meme başı, boyun ve göbek hizasından 4 isabet ile yaraladığı göbek, hizasına isabet eden bıçak yarasının yaşamsal tehlike oluşmasına neden olduğu, nezaretçi polisin çocuğun bağırma sesleri üzerine içeri girdiği ve sanığa engel olduğu, mağdurenin yaralanması sonucu ameliyat ile hayata döndürüldüğü olayda;
..Gerek, sanığın ilk soruşturma aşamasındaki beyanında amacının, öldürmek olduğunu söylemesi ve gerekse engel hal göz önüne alınarak sanığın eyleminin öldürmeye teşebbüs olarak kabulü ile TCK 'nun 82/1-d-e ve 62.maddeleri ile cezalandırılması gerekirken, yazılı şekilde kasten yaralama suçundan hüküm kurulması, 1. CD. 29.01.2015, 5985/328
Suçun Nitelikli Halleri
Eylemin tasarlayarak işlenmesi (TCK m. 82/1-a)
Tasarlama halinin kabulü için, sanığın önceden koşula bağlı olmaksızın öldürme kararı vermesi, kararla eylem arasında tasarlamayı kabule elverişli makul bir sürenin geçmesi, bu süre içinde verdiği kararda sebat ve ısrar etmesi gerekir.
Oluşa ve dosya içeriğindeki delillere ve Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, tasarlama halinin kabulü için, sanığın önceden koşula bağlı olmaksızın öldürme kararı vermesi, kararla eylem arasında tasarlamayı kabule elverişli makul bir sürenin geçmesi, bu süre içinde verdiği kararda sebat ve ısrar etmesi gerekmekte olup, somut olay öncesinde eylemini gerçekleştirmek için mevzi hazırlama ve mağdurların gelişini bekleme şeklindeki eylemlerinin tasarlamanın kabulü için yeterli görülmediği gibi sanığın mağdurları ne zaman öldürme kararı aldığının da kesin olarak saptanamadığı anlaşılmakla tasarlamanın koşullarının bulunmadığı, bu nedenle sanığın mağdurlar A. ve H. A.'e karşı eyleminin TCK'nun 81, 35. maddeleri uyarınca kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde tasarlayarak öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması, 1. CD. 15.04.2015, 5088/2395
Eylemin canavarca hisle veya eziyet çektirerek işlenmesi (TCK m. 82/1-b)
Sanığın, aşamalardaki savunmalarında sebepsiz yere öldürdüğünü, bir an içinden öldürme istediği geldiğini beyan etmesi karşısında, eylem canavarca his saikiyle öldürme suçunu oluşturur.
Oluşa ve dosya kapsamına göre; sanığın, önceye dayalı bir husumet olmaksızın ve an itibariyle bir nedene dayanmaksızın elindeki balta ile maktule saldırıp, baş, boyun, yüz bölgesi ile omuz ve sırtına vurarak öldürmesi, aşamalardaki savunmalarında sebepsiz yere öldürdüğünü, bir an içinden öldürme istediği geldiğini beyan etmesi karşısında; eylemin canavarca his saikiyle öldürme suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin kasten öldürme suçundan ceza tayin edilmiş olması, 1. CD. 21.06.2017, 871/2456
Eylemin yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle işlenmesi (TCK m. 82/1-c)
Sanığın maktule yumruk vurup bayıltıktan sonra arabanın bagajına koyup ardından arabaya benzin dökerek ateşe vermek suretiyle maktulü öldürme eyleminin yangın çıkarmak suretiyle öldürme suçunu oluşturduğu gözetilmelidir.
Tasarlama halinin kabulü için, sanığın önceden öldürme kararı vermesi. kararla eylem arasında tasarlamayı kabule elverişli makul bir sürenin geçmesi, süre içinde verdiği kararda sebat ve ısrar ederek öldürme eylemlerini gerçekleştirmesi gerekmekte olup, somut olayda sanığın ne zaman öldürme kararı verdiğinin kesin olarak saptanamadığı, tasarlamanın koşullarının bulunmadığı gibi canavarca hisle öldürme suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, sanığın maktule yumruk vurup bayıltıktan sonra arabanın bagajına koyup ardından arabaya benzin dökerek ateşe vermek suretiyle maktulü öldürme eyleminin TCK.nun 82/1-c maddesinde düzenlenen yangın çıkarmak suretiyle öldürme suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde TCK.nun 82/a,b maddeleri uyarınca hüküm kurulması, 1. CD. 05.10.2011, 2708/5764
Eylemin üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı işlenmesi (TCK m. 82/1-d)
Suç tarihinde mağdurla resmi nikahla evli olmayan sanığın eylemi kasten öldürme suçunu oluşturur.
Olay tarihinde, sanığın mağdur N. ile resmi nikahla evli olmadığı halde, hakkında TCK'nun 81/1 maddesi yerine TCK'nun 82/1-d maddesi uyarınca hüküm kurulması, 1. CD. 20.11.2014, 5092/5437
Eylemin çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi (TCK m. 82/1-e)
Sanığın taksirli eylemi ile gerçekleşen, tanıkların uyarması sonucu tekerin altında çocuk olduğunu öğrendikten sonra araçtan inip çocuğu kurtarmaya çalışmak yerine hareketi halinde öleceğini bilmesine ve öngörmesine rağmen, sonradan oluşan doğrudan kasıtla hızla olay yerinden uzaklaşarak, 5 yaşında olan maktulün ölümüne neden olan sanığın eylemi TCK'nın 82/1-e. maddesinde düzenlenen suçu oluşturur.
Eylemin gebe olduğu bilinen kadına karşı işlenmesi (TCK m. 82/1-f)
Hükümlünün sekiz aylık hamile olan yengesini öldürmesi nedeniyle TCK'nın 82/1-f. maddesine göre hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekir.
Hükümlü A. Ö. hakkında 765 sayılı TCK'nun 448, 51, 59, 31 ve 33. maddeleri gereğince kurulup, Yargıtay 1. Ceza Dairesince ONANMAK suretiyle kesinleşen hükümden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddesi uyarınca yeniden duruşma açılarak yapılan uyarlama sonucu kurulan hükümde; Hükümlünün sekiz aylık hamile olan yengesini öldürmesi nedeniyle 5237 sayılı TCK.nun 82/1-f. maddesine göre hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken hükümlü hakkında 5237 sayılı TCK.nun 81. maddesine göre değerlendirme yapılarak yazılı şekilde uyarlama talebinin kabulüne karar verilmesi, 1. CD. 27.11.2014, 4747/5669
Eylemin kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi (TCK m. 82/1-g)
Öğretmen olup bu haliyle kamu görevlisi olan mağduru görevi nedeniyle düzenlediği tutanaklara sinirlenerek öldürmeye teşebbüs eden sanık hakkında temel cezanın, TCK'nın 82/1-g maddesiyle tayin edilmesi gerekir. Sanık Ç.'ın öğrencisi olduğu okulda mağdur O.'ın öğretmen olarak görev yaptığı, Ç.'ın öğretmenler odasına gizlice girerek sınav soru ve cevaplarını ele geçirdiği ve sınav kağıdındaki yanlışları buna göre düzelttiği; okulda sigara içerken yakalandığı, anılan sebeplerle mağdur O. tarafindan notunun düşürüldüğü ve tutanak tutulup disiplin kuruluna sevk edildiği, kurul tarafindan verilen karar üzerine Ç.'ın okuldan uzaklaştırıldığı, buna sinirlenen Ç.'ın olay günü yanına bıçak alarak öğretmenler odasında yalnız olan mağdur O.'ın yanına geldiği, mağduru ikisi göğüse, ikisi omza isabet eden 4 bıçak darbesi ile yaraladığı, göğüsteki yaralardan her ikisinin göğüse nafiz olup birinin pnömotoraksa, karaciğer yaralanmasına ve hayati tehlikeye neden olduğu olayda,
TCK.nun 6. maddesine göre öğretmen olup bu haliyle kamu görevlisi olan mağduru görevi nedeniyle düzenlediği tutanaklara sinirlenerek öldürmeye teşebbüs eden sanık hakkında temel cezanın, kasten insan öldürme suçunun nitelikli hallerini düzenleyen TCK.nun 82/1-g maddesiyle tayin edilmesi gerekirken, yazılı şekilde TCK.nun 81.maddesiyle hüküm kurulması, 1. CD. 18.12.2013, 376/7880
Eylemin bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla işlenmesi (TCK m. 82/1-h)
Pek çok sayıda öldürücü nitelikte kesici yara meydana getirilmesi başlı başına suçun canavarca bir hisle ve eziyet çektirerek işlendiğini kabule elverişli kesin ve yeterli kanıt sayılamayacağından sanıkların, cinsel saldırı suçunu gizlemek amacıyla öldürme suçundan TCK'nın 82/1-h maddesi uyarınca cezalandırılması gerekir.
Eylemin bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle işlenmesi (TCK m. 82/1-i)
Sanık, işlemeyi kastettiği yağma suçunu tamamlayamamasından duyduğu infialle mağduru öldürmeye teşebbüs ettiğinden TCK'nın 82/1 i, 35, 62 maddeleri uyarınca cezalandırılması gerekir.
Oluşa ve dosya kapsamına göre; olaydan önce mağdur M.'in işlettiği barda çalışan S.'in, bir müşteriyi yaralamaktan dolayı tutuklandığı, S.'in hemşehrisi olduğunu söyleyen sanık O.'ın, olayın sorumlusu olarak gördüğü mağdur M.'ten "S.'i polise teslim eden sizsiniz, bedelini ödeyeceksiniz" diyerek para istediği, olay günü, sanığın, barda bulunmayan mağdur M.'in akrabası olan tanık E.'dan "vururum, öldürürüm, S. içeriden çıkmazsa bunun bedelini ödeyeceksiniz, bir sürü masraf yaptım" diyerek para istediği, barda bulunanların araya girmesi ve tanık E.'ın para vermemesi üzerine tehditlerine devam ederek bardan ayrıldığı, bir süre sonra geri gelen sanık O.'ın, para verilmemesi nedeniyle tartıştığı ve kendisini engelleyen mağdur M. A.'e "savaşçıyım, savaşırım" diyerek tabanca ile iki el ateş ederek yaraladığı olayda; Sanığın, işlemeyi kastettiği yağma suçunu tamamlayamamasından duyduğu infialle mağdur M.A.'i öldürmeye teşebbüs ettiği anlaşıldığından, sanık hakkında TCK.nun 82/1-i, 35, 62. maddeleri uyarınca cezalandırılması yerine, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde TCK.nun 81,35, 62 maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi, 1. CD. 14.05.2013, 491/3830
Eylemin kan gütme saikiyle işlenmesi (TCK m. 82/1-j)
"Kan gütme" saikinin, istisnalar dışında öldürme suçuna fail, yardım eden veya azmettiren olarak iştirak edene karşı eylemlerde kabulü mümkün değildir.
Oluşa ve dosya kapsamına göre; olay tarihi olan 07.12.2010 gününden yaklaşıl önce 10.2001 tarihinde sanığın amcasının oğlu H. M. M.'in öldürüldüğü, bu olayla ilgili olarak maktül B. E. 'nin de kasten öldürmeye iştirak suçundan sanık olarak yargılandığı ancak 24.01.2002 tarihli hükümle "ölümle biten kavgayı başlatmak" suçundan mahkumiyetine karar verildiği, söz konusu hükmün temyiz edilmeyerek 01.02.2002 tarihinde kesinleştiği; olay tarihinde sanığın hamamda yıkandıktan sonra ücretini verdiği sırada kasada gördüğü silahın kime ait olduğunu sorup maktül B. E.'ye ait olduğunu öğrenince de bu tabancayı alarak "B. nerede o benim amcamın oğlunu öldürdü" deyip alt indiği ve odalarda maktülü aradığı, bulduğunda ise amcasının oğlunun öldürülmesi olayına iştirak ettiğini düşündüğü B.'ı tabanca ile ateş etmek sureti ile öldürdüğü olayda;
"Kan gütme" saikinin Dairemizin süreklilik kazanan içtihatlarına göre istisnalar dışında öldürme suçuna fail, yardım eden veya azmettiren olarak iştirak edene karşı eylemlerde kabulünün mümkün olmayacağı, maktül B. E.'nin ilk öldürme olayında müşterek fail sıfatı ile sanık olarak yargılandığı ve "ölümle biten kavgaya katılmak" suçundan mahkum olduğu ", sanığın da maktül B.'ı "amcasının oğlu H. M. M.'i öldürdüğü inancı" ile ve haksız tahrik bulunmaksızın öldürdüğü anlaşılmakla; sanığın "kasten öldürme" suçundan TCK'nun 81,62. maddelerine göre cezalandırılması yerine" kan gütme saikiyle öldürme" suçundan TCK'nun 82/1-j, 62 maddeleri ile kurulması, 1. CD. 27.03.2013, 5581/2564
Eylemin töre saikiyle işlenmesi (TCK m. 82/1-k)
Töre saiki ile eylemin gerçekleştirildiğinin kabulü için; öncelikle mağdurun toplumda genel olarak benimsenmiş olan bir davranış veya yaşam biçimine aykırı davranmış olması, ikinci olarak bu aykırı davranışın "ölümle" cezalandırılması gerektiğinin o toplumda yaşayanlar tarafından beklenen bir tepki olduğunun kabul edilebilmesi, üçüncü olarak ise öldürme fiilinin fail tarafından toplumun öldürme beklentisinin yönlendirmesiyle sırf aykırı davranışın cezalandırılması görevi üstlenilerek işlenmesi gerekir.
Töre saiki ile eylemin gerçekleştirildiğinin kabulü için; öncelikle mağdurun toplumda genel olarak benimsenmiş olan bir davranış veya yaşam biçimine aykırı davranmış olmasının, ikinci olarak bu aykırı davranışın "ölümle" cezalandırılması gerektiğinin o toplumda yaşayanlar tarafından beklenen bir tepki olduğunun kabul edilebilmesinin, üçüncü olarak ise öldürme fiilinin fail tarafindan toplumun öldürme beklentisinin yönlendirmesiyle sırf aykırı davranışın cezalandırılması görevi üstlenilerek işlenmesinin gerektiği; somut olayda sanık M. N.'nin üvey annesi, diğer sanıkların ise akrabası olan tanık A.'in maktul ile birlikte yaşamaya başlaması hususu dikkate alındığında, sanıkların töre saiki ile hareket ettiğini kabule elverişli şartların olayda gerçekleşmediği ve bu unsurun oluşmadığı gözetilmeden suç vasfinda yanılgıya düşülerek sanıklar hakkında maktulü tasarlayarak öldürme suçundan TCK'nun 82/1-a maddesi gereğince hüküm kurulması yerine, yazılı şekilde töre saiki ile öldürme suçundan TCK'nun 82/1-k bendinin de uygulanması... 1. CD. 01.06.2015, 2393/3523
Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi
Yeni doğan, göbek kordonu bağlanmayan bebeğin, ölebileceğini öngörebilecek konumda bulunan sanık, sonucu kabullenerek eylemini gerçekleştirdiğinden olası kasıtla nitelikli öldürme suçundan cezalandırılmalıdır.
Eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verilmesi
Aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunan dosyaların birleştirilmesi olanağının araştırılması, kanıtların birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekir.
Aynı olay nedeniyle dosyamızda tanık olarak adı geçen M. A. hakkında maktül H. E. T.'ya yönelik taksirle ölüme neden olma suçundan Büyükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ne kamu davası açıldığı anlaşılmakla, 2010/805 esas no'lu bu dava dosyasının dosyamız ile bağlantılı olması nedeniyle birleştirme olanağının araştırılması, imkan varsa davaların birleştirilmesi, imkan yoksa anılan dava dosyası veya onaylı suretinin dosyamız içine alınarak, delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 1. CD. 25.05.2015, 5247/3310
Kasten öldürme suçunda "meşru savunma" ve "zorunluluk hali" (TCK m. 25)
Maktulün bulundurma ruhsatlı tabancasında çokça mermi olmasına rağmen, sanığın ayak bölgesine bir el ateş ettiği, akabinde traktörüyle uzaklaşmaya çalıştığı, sanığın tabancasıyla maktulü sırt bölgesi ve omzundan on isabet kaydedecek şekilde yaralayarak öldürdüğü olayda TCK'nın 27/2. maddesinin tatbik koşulları bulunmamaktadır.
Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; maktulün bulundurma ruhsatlı tabancasında çokça mermi olmasına rağmen, sanığın ayak bölgesine bir el ateş ettiği, akabinde traktörüyle uzaklaşmaya çalıştığı, sanığın ruhsatsız tabancasıyla traktör kullanan maktulü sırt bölgesi ve omzundan on isabet kaydedecek şekilde yaralayarak öldürdüğü olayda; TCK.nun 27/2 maddede düzenlenen meşru savunmada sınırın mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaş sonucu aşıldığının kabul edilemeyeceği, sanığın en lehe olacak şekilde haksız tahrik altında kasten öldürme suçundan cezalandırılması yerine, suç niteliğinde yanılgıya düşerek yazılı şekilde hüküm kurulması, 1. CD. 29.03.2017, 5521/1009
Kasten öldürme suçunda "haksız tahrik"
Haksız tahrik uygulanmaması / haksız tahrik indirim miktarı
Haksız davranışın ulaştığı boyut dikkate alındığında, sanığa verilen cezadan TCK'nın 29. maddesi uyarınca 1/4 ile 3/4 oranları arasında indirim uygulanması gerekir.
Sanığın, mağdur H.'a yönelik eyleminde, mağdur'un yapılan anlaşmaya uymayarak yokluğunda küfür ettiği, bu küfürlerin tanıklar vasıtayla sanığa iletildiği olayda, haksız tahrik ortamı içerisinde müsnet suçu işlediği anlaşılarak, mağdurdan kaynaklanan haksız davranışın ulaştığı boyut dikkate alındığında, sanığa verilen cezadan 1/4 ile 3/4 oranları arasında indirim uygulanması öngörülen TCK.nun 29. maddesinin uygulanması sırasında asgariye yakın oranda indirim yapılması yerine yazılı şekilde 1/2 oranda indirim yapılarak eksik ceza tayini, 1. CD. 28.03.2017, 6121/973
Sadakat yükümlülüğünde haksız tahrik uygulaması
Sanığa karşı sadakat yükümlülüğü bulunmayan E.'nin maktul ile -kaçtığı, maktulden gelen ve sanığa yönelik haksız hareket teşkil eden bir söz ve davranışın bulunmadığı olayda, sanık lehine haksız tahrik hükmünün uygulanmasının gerekçesi gösterilmelidir.
Oluşa ve dosya kapsamına göre; sanık Z.'nin, abisi A. ile resmi nikahla evli olan tanık E.'nin maktul ile kaçarak birlikte yaşamaya başladığı, sanık Z.'ye karşı sadakat yükümlülüğü bulunmayan E.'nin maktul ile kaçtığı anlaşılan olayda, maktulden gelen ve sanığa yönelik haksız hareket teşkil eden bir söz ve davranış bulunmadığı halde, gerekçesi gösterilmeden sanık lehine haksız tahrik hükmünün uygulanması suretiyle eksik ceza tayini, 1. CD. 23.05.2017, 3387/1882
Kasten öldürme suçunda "teşebbüs"
TCK.nun 35. maddesi uyarınca yapılan uygulama sırasında meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı birlikte dikkate alınarak makul bir ceza tayini gerektiği gözetilmelidir. Hiç isabet olmaması durumunda mümkün olan 9 yıl hapis cezasına hükmolunması hatalı bir uygulamadır
"Oluşa ve dosya içeriğine göre; sanık K.'ın, bıçakla mağdur katılan H.'ı sağ ve sol kalça, omuz, üst kol, ve kafa bölgesinden femoral ven, küçük arter ve ven kesilmesi nedeniyle basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ve hayati tehlike geçirecek şekilde yaraladığı, sanığın eylemine kardeşinin ve tanıkların müdahalesi ile devam edemediği olayda, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı birlikte dikkate alınarak, 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası öngören 5237 sayılı TCK.nun 35. maddesi uyarınca yapılan uygulama sırasında, makul bir ceza tayini yerine hiç isabet olmaması durumunda uygulanması mümkün olan 9 yıl hapis cezasına hükmolunarak eksik ceza tayini, 1. CD. 28.03.2017, 6121/973
Kasten öldürme suçunda "gönüllü vazgeçme"
Sanık icra hareketini tamamlayıp neticenin meydana gelmesini önlediğinden, eyleminin öldürmeye teşebbüs olarak nitelendirilmesi gerekmekle beraber, TCK.nun 36. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme hükmü göz önünde tutularak aynı Kanunun 61. maddesi uyarınca temel cezanın “üst sınırdan / üst sınıra yakın” belirlenmesi suretiyle kasten yaralama suçundan hüküm kurulmalıdır.
Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre, sanık icra hareketini tamamlayıp neticenin meydana gelmesini önlediğinden, eyleminin öldürmeye teşebbüs olarak nitelendirilmesi gerekmekle beraber, 5237 sayılı TCK.nun 36. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme hükmü göz önünde tutularak, aynı Yasanın 61. maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı hususları birlikte dikkate alınarak, TCK.nun 86/1. maddesi uyarınca temel cezanın üst sınırdan belirlenmesi suretiyle kasten yaralama suçundan hüküm kurulması yerine, yazılı şekilde sanık hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan karar verilmesi, 1. CD. 23.05.2017, 1909/1883
Kasten yaralama sonucu ölüme neden olma (TCK m. 87/4)
Sanık ile maktul arasında öldürmeyi gerektirir husumet olmaması, sanığın, anigelişen kavga ortamında özellikle maktulün hayatiorganlarının bulunduğu bölgeyi hedef alarak vurduğuna dair delil bulunmaması, ciddi bir engel olmamasına rağmen kendiliğinden eylemine son vermesi dikkate alındığında, sanığın öldürme kastını açığa çıkaran kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından TCK'nın 87/4. maddesinin son cümlesi gereğince alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle hüküm kurulmalıdır.
Oluşa ve dosya içeriğine göre; maktül A.'in ..... isimli kulüpte kasiyer olarak çalıştığı, olay tarihinden birkaç gün önce sanık H.'un aynı işyerinde güvenlik görevlisi olarak işe başladığı, olay günü aşırı derecede alkollü olan maktülün sanığa küfür ettiği, bu nedenle çıkan kavgada sanığın, ele geçirilemeyen bıçak ile maktüle iki kez vurduğu, sol uyluk üst dış yandaki kesinin öldürücü olmadığı, sol uyluk postero-lateralde oluşan kesinin venafemoralis 1/3 distalde kısmi yırtık oluşturması sonucu gelişen dış kanama sebebiyle maktülün öldüğü olayda; sanık ile maktül arasında öldürmeyi gerektirir husumet olmaması, sanığın, ani gelişen kavga ortamında özellikle maktülün hayati organlarının bulunduğu bölgeyi hedef alarak vurduğuna dair delil bulunmaması, ciddi bir engel olmamasına rağmen kendiliğinden eylemine son vermesi dikkate alındığında, sanığın öldürme kastını açığa çıkaran kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmakla; kasten yaralama sonucu ölüme neden olmak suçundan, 5237 sayılı TCK'nun 61. maddesi dikkate alınarak, ancak aynı Yasanın 87/4. maddesinin son cümlesi gereğince alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle hüküm kurulması yerine, kasten öldürme suçundan sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi, 1. CD. 11.02.2015, 3683/598
Av. Muhammet Nur Dalokay
Telif Hakkı © 2024 Av. Muhammet Nur Dalokay - Tüm Hakları Saklıdır.