Teknik anlamda orman, belirli yükseklikteki ve büyüklükteki çeşitli ağaçlar, çalılar, otsu bitkiler, mantarlar, mikroorganizmalar, böcekler ve hayvanlar bütününü içeren, topraklı alanda genellikle doğal yollardan oluşmuş bir kara ekosistemidir. Hukuki anlamda ise; 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 1. maddesine göre; tabii olarak yetişen emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları, yerleriyle birlikte orman sayılır. Dikkat edilecek olursa kanuni tanıma göre, orman içerisinde bulunan ağaç ve ağaççıkların yanı sıra; arz, başka bir deyişle ağaç ve ağaççıklarla kaplı toprak da ormanın parçası olarak tarif edilmektedir. 20.11.2012 tarihli ve 28473 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin 14/1-a maddesine göre; en az sekiz metre ve daha yukarı boy yapabilen kökü, gövdesi, tepesi olan, odunsu bitkilere, yaşı, çapı ne olursa olsun ağaç denir. Aynı Yönetmeliğin 14/1 b maddesine göre ise yan dallarının çoğalması ve fazlaca gelişmesi neticesinde tepesi yayvanlaşan, genel olarak genişliğine büyüme şekli gösteren, boyu sekiz metreyi bulmayan, uzun ömürlü odunsu bitkilere çapı ve ne olursa olsun ağaççık denir. Orman Kanunu'nun 1. maddesinin 1. fikrasında öncelikle orman tarifin yapıldıktan sonra, hemen devamında olumsuz bir tarif yöntemi kullanılarak, ağaç ve ağaççıklar ile kaplı olduğu halde orman sayılmayan yerler sayılmıştır. Bu maddeye göre;
A) Sazlıklar; Orman Kadastrosu Yönetmeliğinin 14/1-e maddesine göre: bataklıklarda yetişen bir senelik veya birkaç senelik otsu veya yarı odunsu bitkilerle kaplı yerlerdir.
B) Step nebatlariyle örtülü yerler; Orman Kadastrosu Yönetmeliğinin 14/1-f maddesine göre; step formasyonu, ağaçsız ve yazın kuruyan toprağı muntazam tarzda ve seyrekçe örten bitki örtüsüyle kaplı yerlerdir.
C) Her çeşit dikenlikler; Orman Kadastrosu Yönetmeliğinin 14/1-g maddesine göre; stepten sonra devam eden cılız ve monoton görünüşlü odunsu bitkilerle kaplı yerlerdir.
Ç) Parklar; Orman Kadastrosu Yönetmeliğinin 14/1-ğ maddesine göre köy, kasaba ve şehirlerde kamu idareleri veya kamu tüzel kişiliklerince orman kurma amacı dışında rekreasyon veya çevreye güzellik vermesi amacıyla tefrik veya tesis edilmiş ağaç ve ağaççık ihtiva eden yerlerdir.
D) Şehir mezarlıklarıyla kasaba ve köylerin hudutları içerisinde bulunan eski (kadim) mezarlıklardaki ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler; Orman Kadastrosu Yönetmeliğinin 14/1-h maddesine göre; köy, kasaba ve şehir halkının ölülerini defnettiği yerlerdir. Kadimden beri mezarlık olarak kullanılmış veya kullanılan yerler de mezarlık sayılır. Bu bentte sayılan yerler kesinleşmiş orman sınırları dışında bulunmaları şartıyla orman sayılmaz.
E) Sahipli arazide bulunan ve civarındaki ormanlarda tabii olarak yetişmeyen ağaç ve ağaççık nevilerinin bulunduğu yerler; Orman Kadastrosu Yönetmeliğinin 14/1-ı maddesine göre, sahiplik; kişilerin taşınmazlar üzerindeki mülkiyet iddialarını orman sınırları içinde ve bitişiğinde tapu ile, bitişik alanlar dışında ise her türlü tasarruf belgesi ve kayıtlarla ispatlamaları halidir.
F) Orman sınırları içinde veya bitişiğinde tapulu, orman sınırları dışında ise her türlü tasarruf belgeleriyle özel mülkiyette bulunan ve tarım arazisi olarak kullanılan, dağınık veya yer yer küme ve sıra halindeki her nevi ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler; bu bendin uygulanmasında; üzerinde dağınık veya yer yer küme ve sıra halindeki her nevi ağaç ve ağaççık bulunan ve eski tarihli belgelerde orman sayılmayan yerler; sınırında orman bulunması halinde 3 hektara kadar tapu kaydı var ise; sınırında orman bulunmaması halinde ise tapu kaydı aranmaksızın orman sayılmaz.
G) Orman sınırları dışında olup, yüzölçümü üç hektarı aşmayan sahipli arazilerde tabii olarak yetişen her nevi ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler; bu bendin uygulanmasında; eski tarihli belgelerde orman sayılan yerlerden; üzerinde tabii olarak yetişmiş ağaç ve ağaççık bulunan, sınırında orman bulunmayan ve 3 hektara kadar tapu kaydı bulunan yerler orman sayılmaz.
H) Orman sınırları içinde veya bitişiğinde tapulu, orman sınırları dışında ise her türlü tasarruf belgeleri ile özel mülkiyette bulunan ve muhitin hususiyetlerine göre yetişmiş veya yetiştirilecek olan fıstık çamlıkları ve palamut meşelikleri dahil olmak üzere her nevi meyveli ağaç ve ağaççıklar; bu bendin uygulanmasında; üzerinde palamutluk ve fistık çamlığı vb. ağaçlar bulunan ve eski tarihli belgelerde palamutluk, fistıklık vb. ağaçla kaplı olarak görünen yerler; sınırında orman bulunsun veya bulunmasın tapu kaydı var ise orman sayılmaz.
İ) Sahipli arazideki aşılı ve aşısız zeytinliklerle, özel kanunu gereğince Devlet ormanlarından tefrik edilmiş ve imar, ıslah ve temlik şartları yerine getirilmiş bulunan yabani zeytinlikler ile 09.07.1956 tarih ve 6777 sayılı Kanun'da tasrih edilen yabani veya aşılanmış fistıklık, sakızlık ve harnupluklar; bu bendin uygulanmasında; Devlet ormanı içinde bulunan yabani zeytinlik iken 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun uyarınca ormandan tefrik edilerek kişilere temlik edilip de kişiler tarafindan imar ihya edilerek aşılı zeytinlik haline getirilmiş ve kişiler adına tapu kaydı oluşmuş ise, bu yerler orman sayılmaz. Keza, kişiler adına henüz 3573 sayılı Kanuna göre tapu kaydı oluşmasa dahi; bu Kanun uyarınca düzenlenen temlik haritasının dava konusu yeri kapsaması ve aynı Kanun uyarınca Valilik onayı var ise; harita kapsamında kalan yerler de orman sayılmaz. Aynı açıklamalar fistıklık, sakızlık ve harnupluklar için de geçerlidir.
J) Funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan yerler; bu bendin uygulanmasında; eğimi %12'den az olan, eski tarihli belgelerde çalılık veya makilik olarak görünen ve orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan yerler orman sayılmaz.
K) Orman sınırları dışında olup alan büyüklüğüne bakılmaksızın sahipli arazilerde ekim ve dikim yolu yetiştirilen her nevi ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler; bu bendin uygulanmasında; eski tarihli belgelerde orman sayılmayan yerlerden; ekim ve dikim yoluyla yetiştirilen ağaç ve ağaççıkla kaplı, sınırında orman bulunmayan ve tapu kaydı bulunan yerler orman sayılmaz. 6831 sayılı Kanun'un 4. maddesi uyarınca, ormanlar mülkiyet ve idare bakımından, Devlet ormanları; hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanlar ve hususi ormanlar olarak; vasıf ve karakter bakımından; muhafaza ormanlar, Milli parklar ve istihsal ormanları olarak sınıflandırılır.
Günümüze kadar yürürlüğe konulan Orman Kanunlarının tarihçesine kısaca göz atılacak olursa, ilk Orman Kanunu olan 18.02.1937 tarih ve 3116 sayılı Orman Kanunu, sadece devlet ormanlarının kadastrosunu öngörmüş, kişilere ait tapulu ormanlar bu Kanun kapsamı dışında bırakılmıştır. İlandan itibaren 3 aylık dava açma süresi belirlenmiştir. 09.07.1945 tarihli ve 4785 sayılı Kanun ile birlikte, Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihte var olan gerçek veya tüzel kişilere, vakıflara ve köy, belediye, özel idare kamu tüzel kişiliklerine ilişkin bütün ormanlar hiç bir işlem ve bildirime lüzum olmaksızın devletleştirilmiştir.
24.03.1950 tarihli ve 5658 sayılı Kanun ise 4785 sayılı Kanun'la devletleştirilmiş ormanlardan; bazı şartları taşımak kaydıyla Devlet ormanlarından tamamen ayrılmış bulunan köy, belediye tüzel kişiliklerine ve gerçek kişilere ait ormanlar; sahipleri veya mirasçıları istedikleri takdirde iade edilmiştir. Halen yürürlükte olan 31.08.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu, 3116 sayılı Orman Kanunu'nu yürürlükten kaldırmıştır. 04.07.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanun ile 15.10.1961 tarihinden önce orman niteliğini yitiren taşınmazların orman sınırları dışına çıkarılacağı, bu yerler tapulu ise ve diğer şartları da taşıyorsa tapu sahibi adına orman sınırları dışına çıkarılacağı düzenlenmiştir. 23.09.1983 tarihli ve 2896 sayılı Kanun; 31.12.1981 tarihinden önce orman niteliğini yitiren taşınmazların orman sınırları dışına çıkarılabileceğini düzenlemiştir. Ayrıca daha önce orman kadastrosu yapılmış olan yerlerde herhangi bir nedenle orman sınırları dışında bırakılan yerlerin orman kadastrosunun yapılabileceği ilk defa kabul edilmiştir.
18.06.1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanun ile; herhangi bir şekilde orman sınırları dışında bırakılan yerlerin orman kadastrosunun yapılabileceği hükmü korunmuştur. İlandan sonra 6 aylık dava açma süresi öngörülmüştür. 28.05.1987 tarihli ve 3373 sayılı Kanun ile; 6 aylık süre muhafaza edilirken, tapulu taşınmaz sahipleri tarafindan 10 yıllık süre içerisinde genel mahkemelerde dava açılabileceği kabul edilmiş, orman sınırları dışında kalan ormanların kadastrosu öngörülmemiştir. 09.07.1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastrosu Kanunu'nun 4. maddesi ile kadastro komisyonlarına belli şartlarda orman sınırlarını belirleme yetkisi tanınmıştır. 18.11.2003 tarihli ve 4999 sayılı Kanun, herhangi bir nedenle orman sınırları dışında bırakılan yerlerde orman kadastrosu yapılabileceği hükmü yeniden kabul edilmiştir.
22.02.2005 tarihli ve 5304 sayılı Kanun, Kadastro Kanunu'nun 4. maddesinde değişiklik yapmış, çalışma alanında öncesinde orman kadastrosu yapılmamışsa orman sınırlarının kadastro komisyonunca belirleneceği hükmü düzenlenmiştir. 15.01.2009 tarihli ve 5831 sayılı Kanun ile 2. madde ve 2/B madde uygulamalarıyla orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazların kullanım kadastrosu düzenlenmiş, ayrıca bu taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle kazanılamayacağı açıkça belirtilmiştir.
19.04.2012 tarihli ve 6292 sayılı Kanun ile 2. madde ve 2/B madde uygulamalarıyla orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazların kullanıcılarına satışı düzenlenmiş olup, Orman Kanunu'nun 7. maddesindeki "herhangi bir nedenle ibaresi", "sınırlandırma sırasında orman olduğu halde" şeklinde değiştirilmiştir. Ayrıca 6 aylık dava açma süresi 1 aya düşürülmüştür. 26.02.2014 tarihli ve 6527 sayılı Kanun ile tapulu veya tapusuz taşınmaz sahipleri için bir ayrım yapılmaksızın, ilandan sonra 30 günlük süre içerisinde kadastro mahkemelerinde, 10 yıllık süre içerisinde genel mahkemelerde dava açma imkânı getirilmiştir.
Av. Muhammet Nur Dalokay
Telif Hakkı © 2024 Av. Muhammet Nur Dalokay - Tüm Hakları Saklıdır.