TEHDİT SUÇU (TCK m. 106)
106- (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Tehdidin;
a) Silahla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
c) Birden fazla kişi tarafindan birlikte,
d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur:
(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.
AÇIKLAMA
Maddenin gerekçesinde de belirtildiği gibi korunan hukuki değer, kişilerin huzur ve sükunudur. Böylece kişilerde bir güvensizlik duygusunun meydana gelmesi de engellenmektedir. Bu maddeyle korunmak istenen bir diğer değer ise, kişinin karar verme ve hareket etme hürriyetidir.
Tehdidin çoğu zaman bir başka suçun unsuru olduğu bilinmelidir. Suçun oluşumu açısından tehdit konusu sözün gerçekleşip gerçekleşmemesi önemli değildir ancak tehdit konusunun tehdit edenin iradesine bağlı olması gerektiği gözetilmelidir.
Tehdit, üçüncü bir kişiye de yönelmiş olabilir. Ancak bu durumda mağdur ile üçüncü kişi arasında belli bir akrabalık ve yakınlık ilişkisi olmalıdır.
Yerleşik içtihatlara konu olduğu üzere; tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir.
Tehdit suçunda öfkenin suç kastını kaldırmayacağı bilinmelidir. Söylenen sözlerin objektif olarak elverişli ve yeterli olması halinde suç oluşacaktır. Bu nedenle, “kavga ve tartışma sırasında fevren söylenen sözlerin tehdit suçunu oluşturmayacağı” biçimindeki bir gerekçe yasal değildir.
Bunun yanı sıra, tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması da şart değildir. Mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez. Tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi saikin de önemi yoktur.
Maddenin birinci fikrasında, tehdidin yöneldiği hukuki değere göre bir ayırım yapıldığı görülmektedir. Buna göre; bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle yapılan tehdit suçun temel şeklidir.
Maddenin birici fıkrasının son cümlesinde ise, mal varlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle yapılan tehdit, suçun temel şekline göre daha az cezayı gerektiren bir hal olarak düzenlenmiştir. Bu halde suçun takibinin şikayete tabi olacağı unutulmamalıdır.
02/12/2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fikraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK'nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı ve Türk Ceza Kanununun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek uzlaştırma işlemi uygulanıp, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği bilinmelidir.
Maddenin birinci fikrasının son cümlesinin şikayete tabi olması karşısında, bu kapsamda yapılacak hatalı değerlendirmelerin düşme kararı ile sonuçlanacağı gözetilmelidir. Maddenin ikinci fikrasında ise suçun nitelikli hallerinin düzenlendiği görülmektedir.
Suça ilişkin iki nitelikli halin bir arada gerçekleştiği olaylarda alt sınırın üzerinde ceza verilmesi gerektiği Özel Dairenin yerleşik uygulamasıdır. Silahla tehdit suçunda, eylemin mutlaka tabanca veya bıçak ile işlenmesinin zorunlu olmadığı, silahtan sayılan aletler ile de eylemin gerçekleştirilmesi halinde atılı suçun oluşacağı gözetilmelidir. Birden fazla müştekiye karşı silahla işlenen tehdit suçunda ise zincirleme suç hükümleri uygulanmalıdır.
Suçun kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle işlenmesi halinde, örneğin mektubu sanığın gönderdiğinin yahut içerik itibarıyla kim tarafindan yazıldığının mağdur tarafından anlaşıldığı durumlarda, eylemin nitelikli hali değil TCK'nın 106/1. maddesindeki suçun oluşacağı gözetilmelidir. Özel Dairenin bu yönde sıklıkla yaptığı bozmaların mevcut olduğu bilinmedir.
Suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi nitelikli haline ilişkin olarak ise, eylemin ne suretle birlikte işlendiğinin karar yerinde mutlaka tartışılması gerekir. Bu anlamda ne suretle katkının gerçekleştiği açıklanmalıdır.
Özel bir örnek olması ve fikir vermesi itibarıyla da ifade edilmelidir ki, eylemin 11 yaşında ve cezai sorumluluğu olmayan kardeş ile birlikte gerçekleştirilmesi halinde, Özel Dairece korkutuculuk özelliği bulunmadığından olayda birlikte tehdit unsurunun oluşmadığı kabul edilmiştir.
Suçun var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi durumunda ise, eylemde suç örgütünün oluşturduğu korkutucu güçten yararlanma öğesinin ne şekilde gerçekleştiği karar yerinde mutlaka tartışılmalıdır.
Bu anlamda, Özel Daire uygulamasında; failin, suç örgütüyle dolaylı bile olsa bağlantısı olduğu veya olabileceği ya da en azından suç örgütü ile zayıf da olsa irtibatının bulunduğu ihtimaline inanılmasını gerektirecek makul nedenlerin somut olayda bulunması gerektiğinin kabul edildiği bilinmelidir.
TCK'nın 106/3. madde ve fikrasında özel bir içtima hükmünün düzenlendiği görülmektedir. Buna göre; tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir. Ancak maddenin tatbiki için fiilin tehdit amacıyla işlenmesinin zorunlu olduğu gözetilmelidir.
YARGITAY KARARLARI
TCK'nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığının gözetilmesi zorunludur.
02/12/2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK'nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması, 4. CD. 02.01.2017, 15776/52
Suçun uzlaşma kapsamına alınması karşısında, bu suçun tekerrüre esas alındığı hallerde uyarlama yargılamasının yapılması gerekir.
Sanığın 14.05.2010 tarih ve 2010/225 E, 2010/349 K. sayılı ilamla hükümlülüğüne karar verilip, CMK'nın 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, denetim süresi içinde yükümlülük yüklenmemesine, hükmün kesinleşmesinden sonra denetim süresi içinde 12.09.2012 tarihinde yeniden tehdit suçu işlediğinden ve bu eyleminden dolayı Sakarya 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2012/755 E.-2012/1337 K. sayılı ve 25.12.2012 tarihli ilamıyla TCK'nın 106/1-1, 43/1, 62, 51 maddeleri uyarınca neticeten 11 ay 3 gün erteli hapis cezasına mahkum edilmesi ve bu hükümlülüğün 10.01.2013 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle, hükmün CMK'nın 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına karar verildiği anlaşılmakla;
Sanığın 5 yıllık denetim süresi içerisinde işlediği ve hükmün açıklanmasına neden olan kasıtlı suçun, Sakarya 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2012/755 E.-2012/1337 K. sayılı ve 25.12.2012 tarihli ilamıyla TCK'nın 106/1-1. cümlesi uyarınca hükmolunan tehdit suçunun olması, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fikraya göre uzlaşma hükümlerinin yeniden düzenlenmesi ve TCK'nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alınması karşısında, Sakarya 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2012/755 E.-2012/1337 K. sayılı ve 25.12.2012 tarihli ilamına konu tehdit suçu yönünden, uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak, anılan hüküm yönünden uzlaştırma işleminin olumlu sonuçlanmış olması durumunda, sanığın denetim süresinde işlediği başkaca kasıtlı suçlardan mahkum olup olmadığı tespit edilip sonucuna göre, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanıp açıklanmayacağının değerlendirilmesi zorunluluğu, 4. CD. 06.02.2017, 38855/3222
Suçun unsurları
Tehdit suçunda öfke suç kastını kaldırmaz. Söylenen sözlerin objektif olarak elverişli ve yeterli olması halinde suç oluşacaktır. Bu nedenle, "kavga ve tartışma sırasında fevren söylenen sözlerin tehdit suçunu oluşturmayacağı” biçimindeki bir gerekçe kanuni değildir.
Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez.
Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasıttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur.
Kavga ve tartışma sırasında haksız bir fiilin kendisinde husule getirdiği şiddetli öfke ve elemin (gazabın) failin iradesini etkileyen bir etken olarak kusur yeteneğinde meydana getirdiği azalma nedeniyle koşulları varsa ancak yasal indirim nedeni olarak kabul edilebilmesi olanaklı ise de, önceden ilke boyutunda kastı kaldıran ve suçun oluşumunu engelleyen bir husus olarak kabulü mümkün değildir.
Bu açıklamalar doğrultusunda, sanığın, alacak meselesi yüzünden tartıştığı ve tartışmanın kavgaya dönüştüğü olay anında, müşteki sanıklara hitaben "ben PKK lıyım, ben aşiretim, istersem kamyonla adam getiririm" biçimindeki sözlerle tehdit ettiğinin anlaşılması karşısında, öfkenin suç kastını kaldırmayacağı, tehdit suçunda tasarlama öğesinin bulunmadığı, söylenen sözlerin objektif olarak elverişli ve yeterli olması nedeniyle olayda TCK'nın 106/2-d maddesinde tanımlanan tehdit suçunun oluştuğu gözetilmeden, "kavga ve tartışma sırasında fevren söylenen sözlerin tehdit suçunu oluşturmayacağı” biçimindeki, kanuni olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi, 4. CD. 16.03.2015, 31355/24632
Tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir, mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez. Tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur.
Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez.
Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur.
Kavga ve tartışma sırasında haksız bir fiilin kendisinde husule getirdiği şiddetli öfke ve elemin (gazabın) failin iradesini etkileyen bir etken olarak kusur yeteneğinde meydana getirdiği azalma nedeniyle koşulları varsa ancak yasal indirim nedeni olarak kabul edilebilmesi olanaklı ise de, önceden ilke boyutunda kastı kaldıran ve suçun oluşumunu engelleyen bir husus olarak kabulü mümkün değildir.
Bu açıklamalar ışığında somut olayda; sanığın katılana söylediği kabul edilen “şirket kaşesi elimde, yetkili olduğum dönemlere ait.... Ambalaj A.Ş.'yi borçlandırıp elimden geleni arkama koymayacağım" biçimindeki sözlerin, sair tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yasal olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi, 4. CD. 09.10.2015, 18376/35170
Suçun nitelendirilmesi
Suçun basit hali (TCK m. 106/1)
Sanığın, tartışma çıkınca müştekiye doğru bir el ateş ettiği, daha sonra katılanın dükkanına doğru bir el ateş ettiği olayda, eylemleri zincirleme silahla tehdit ve yaralama suçlarını oluşturur.
Sanığın, aralarında husumet bulunan katılan M. P.'ın işyerinin önünde oturan müşteki O.'u elinde silah varken burada oturmamasını söyleyerek öldürmekle tehdit ettikten sonra tartışma çıkınca müştekiye doğru bir el ateşı ettiği, daha sonra katılan M.'nın dükkanına doğru bir el ateş ettiği olayda, eylemlerin, zincirleme silahla tehdit ve yaralama suçlarını oluşturduğu gözetilmeden TCK'nın 106/1-1 ve yaralama suçlarından hüküm kurulması, 4. CD. 20.01.2016, 32718/881
Sanığın "seni öldürürüm, keserim" diyerek tehdit ettiğinin kabul edilmesi karşısında, eylemi TCK'nın 106/1. maddesinin birinci cümlesinde tanımlanan tehdit suçunu oluşturur.
Sanığın mağduru "seni öldürürüm, keserim" diyerek tehdit ettiğinin iddia ve kabul edilmesi karşısında, eylemin TCK'nın 106/1. maddenin birinci cümlesinde tanımlanan tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden aynı fikrasının ikinci cümlesine göre ceza tayini, 4. CD. 18.01.2016, 22538/647
Sanığın, icra takibi yapan katılana telefon ederek "...icra takibini geri almazsan silahı hazırladım, sizi öldürürüm” demesi şeklindeki eylemi TCK'nın 106/1.1. cümle kapsamında tehdit suçunu oluşturur.
Sanığın, kendisi hakkında icra takibi yapan katılana telefon ederek icra takibini geri almazsan silahı hazırladım, sizi öldürürüm” demesi şeklinde gerçekleşen eylemin, TCK'nın 106/1.1. cümle kapsamında tehdit suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi, 4. CD. 03.10.2016, 14373/13047
Suçun nitelikli halleri
Suçun silahla işlenmesi (TCK m. 106/2-a)
Sanığın elinde sopa olduğu halde “tecilli cezam var, tecilimi yakacağım, seni öldüreceğim, senin kafanı kırarım...” şeklindeki sözleri silahla tehdit suçunu oluşturur.
Sanığın, katılana elinde sopa olduğu halde "tecilli cezam var, tecilimi yakacağım, seni öldüreceğim, senin kafanı kırarım..." şeklinde tehdit ettiğinin iddia ve kabul edilmesi karşısında, eylemin TCK'nın 106/2-a maddesinde düzenlenen silahla tehdit suçunu oluşturabileceği, kanıtları değerlendirme ve suçu nitelendirme görevinin asliye ceza mahkemesine ait olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla hüküm kurulması, 4. CD. 15.02.2017, 55198/4300
İki nitelikli halin gerçekleştiği durumda alt sınırdan uzaklaşma suretiyle ceza tayin edilmelidir.
Sanık ve suça sürüklenen çocuğun, tehdit eylemlerinin birden fazla kişi tarafından birlikte ve silahla gerçekleştirildiğinin kabul edilmesi karşısında, TCK'61. maddesi gereğince temel ceza belirlenirken, aynı Kanunun 106/2-a ve c maddesindeki iki nitelikli halin gerçekleştiği nazaran alınarak, alt sınırdan uzaklaşma suretiyle ceza tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 4. CD. 02.01.2017, 9160/51
Suçun kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle işlenmesi (TCK m. 106/2-b)
Bir gün önceki telefon görüşmesi nedeniyle, mektup niteliğindeki yazının kimin yazdığının müşteki tarafından anlaşılması karşısında, imzasız mektupla tehdit öğesinin oluşmadığı kabul edilmelidir.
Tehdit suçunun imzasız bir mektup ile işlenmesi halinde, bu nitelikli unsurun uygulanabilmesi için, kimin tarafından yazıldığının muhatabınca anlaşılamamış olması gerekmektedir.
Somut olayda, bir gün önceki telefon görüşmesi nedeniyle, mektup niteliğindeki yazının kimin yazdığının müşteki tarafından anlaşılması karşısında, imzasız mektupla tehdit öğesinin oluşmadığı gözetilmeden ve eylemin 5237 sayılı TCK'nın 106/1-2. cümlesinde düzenlenen sair tehdit suçunu oluşturup oluşturmadığı tartışılmadan, yanlışı nitelendirmeyle anılan Kanunun 106/2-b maddesi uyarınca hüküm kurulması, 4. CD. 12.04.2017, 24910/11605
Suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi (TCK m. 106/2-c)
Sanıkların aniden gelişen olay neticesinde katılanı tehdit ettiklerinin anlaşılması karşısında, sanıkların ne şekilde birlikte tehdit etme irade işbirliği içinde bulunduğu karar yerinde açıklanmalıdır.
Sanık M. A.'ın duruşma çıkışında, adliye koridorunda gördüğü katılanlara karşı oğlu G. A.'ı kastederek, "o benim oğlum, öyle bir şey yapamaz, siza benimle uğraşın, ben de sizinle uğraşmasını bilirim" dedikten sonra, diğer sanık G. A.'ın da katılanlara "kapayın çenenizi, sonra görüşeceğiz sizinle" demesi şeklinde gerçekleşen eylemlerde, sanıkların aniden gelişen olay neticesinde katılanı tehdit ettiklerinin anlaşılması karşısında, sanık M. A.'ın ne şekilde önceden diğer sanık G. A. ile birlikte tehdit etme irade işbirliği içinde bulunduğu açıklanmadan, TCK'nın 106/2-c maddesi uyarınca hüküm kurulması, 4. CD. 05.06.2017, 18957/16752
Sanığın, diğer suça sürüklenen çocuk ile birlikte mağdurun okulunun önüne gidip tehdit içerikli sözler söylemeleri eyleminin, birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit suçunu oluşturup oluşturmadığı karar yerinde değerlendirilmelidir.
Sanığın, diğer suça sürüklenen çocuk A. S. ile birlikte mağdurun okulunun önüne gidip tehdit içerikli sözler söylemeleri eyleminin, TCK'nın 106/2 c maddesinde düzenlenen birden fazla kişi tarafindan birlikte tehdit suçunu oluşturup oluşturmadığı değerlendirilip tartışılmadan, yetersiz gerekçeyle aynı Kanunun 106/1-1 madde ve cümlesinin uygulanması, 4. CD. 07.06.2017, 16407/17036
Suçun var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi (TCK m. 106/2-d)
Mağdurun, bireysel tehdide göre daha yoğun korku, kaygı ve endişeye maruz kaldığının kabul edilebilmesi için, failin, suç örgütüyle dolaylı bile olsa bağlantısı olduğu veya olabileceği ya da en azından suç örgütü ile zayıf da olsa irtibatının bulunduğu ihtimaline inanmasını gerektirecek makul nedenlerinin bulunması gerekir.
Sanığın hangi suç örgütlerinin korkutucu gücünden yararlanarak yüklenen suçu işlediği ve bu örgütlerle ne şekilde irtibatlı olduğu karar yerinde açıklanmalıdır.
TCK'nın 106/2-d bendinde tanımlandığı üzere "Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak" işlendiği kabul edilen tehdit eyleminde, sanığın hangi suç örgütlerinin korkutucu gücünden yararlanarak yüklenen suçu işlediği, bu örgütlerle ne şekilde irtibatlı olduğu da açıklanmadan, TCK'nın 106/2-d bendi gereğince mahkumiyet kararı verilmesi, 4. CD. 30.05.2016, 2386/10809
Sanığın jandarma görevlisine söylemiş olduğu "komutan sen nerede görev yaptın, hiç senin üzerinden gerillanın mermisi geçti mi” biçimindeki sözlerinin ne suretle TCK'nın 106/2-d maddesinde öngörülen suçu oluşturduğu gerekçelendirilmelidir.
Sanığın, duruşma için getirildiği Adliye nezarethanesinde bekletildiği esnada, yine aynı nedenle nezarethanede tutulan başka bir tutuklu ile yaşadığı tartışma dolayısıyla cezaevi ring aracına konulduğunda, jandarma görevlisine söylemiş olduğu "komutan sen nerede görev yaptın, hiç senin üzerinden gerillanın mermisi geçti mi" biçimindeki sözlerle tehdit eyleminin, ne suretle TCK'nın 106/2-d maddesinde öngörülen var olan veya varsayılan suç örgütlerinin korkutucu etkisinden yararlanılarak gerçekleştirildiği açıklanıp tartışılmadan, yetersiz gerekçeyle anılan madde uyarınca mahkumiyet kararı verilmesi, 4. CD. 09.06.2016, 6086/11800
Tehdit amacıyla "kasten yaralama" veya "mal varlığına zarar verme" suçunun işlenmesi (TCK m. 106/3)
Özel bir maddi içtima kuralı olarak düzenlenen TCK'nın 106/3. maddesi uyarınca iki ayrı eylem ve suçtan söz edilebilmesi için yaralama fiilinin tehdit amacıyla işlenmesi zorunludur.
Sanığın, mağdur C. A.'ın evinin önünde elindeki bıçağı göstererek "onu öldüreceğim" demesi sonucunda, mağdurun evinden çıkması üzerine ona elindeki bıçağı salladığı ancak isabet ettiremediği olayda, sadece yaralamaya teşebbüs suçundan cezalandırılmasına karar verilmekle yetinilmesi gerekirken, özel bir maddi içtima kuralı olarak düzenlenen TCK'nın 106/3. maddesi uyarınca iki ayrı eylem ve suçtan söz edilebilmesi için yaralama fiilinin tehdit amacıyla işlenmesinin zorunlu bulunması karşısında, yaralama eyleminin tehdit amacıyla işlendiğine ilişkin delil bulunmaması ve sanığın yaralama kastını açıklamaya yönelik olarak söylediği sözlerin ayrıca tehdit suçunu oluşturmayacağının gözetilmemesi, 4. CD. 05.03.2015, 9359/23716
Av. Muhammet Nur Dalokay
Telif Hakkı © 2024 Av. Muhammet Nur Dalokay - Tüm Hakları Saklıdır.